ilk öğretim yılı

ilk öğretim döneminin ilk yarısını bitirdik. 
Birinci sınıf çocuklarının en çok zorlandığı konu okumak ve harfleri-rakamları tanımaktır.
Çoğu çocuk harfleri ters yazar veya harfleri karıştırır.
biz de bu dönemde bu işi nasıl çözeceğiz derken her türlü yolu deneyenlerden olduk.
tabi yaş geçince 2. 3. 5.7. çocuk derken yavaş yavaş hataları da en aza indirmeyi başarıyorsunuz.
Öyle hayatının başında sizin karşınızda oturan minicik varlığa tepeden bakıyor ve anlamaya çalışıyor ve ona acıyorsunuz. dev gibi bir bedeninizle; aciz kalmış yüreğinizle bu işi nasıl halledebilirim diyorsunuz. kırmadan yıkmadan ve en önemlisi geçmişte yaptığınız hataları ve baskıları yapmadan..
ve başlıyorsunuz kendinizle savaşarak kızgınlığınıza hakim olmaya çalışarak önce benim öğrenmem gereken şeyler var diyorsunuz ve kendiniz öğretmeyi öğrenmeden çocuğunuz öğrenmeyecek diye karar veriyorsunuz. ve yavaş yavaş siz de çocukta eğitimden nasiplenmeye başlıyorsunuz. siz kendinize öğrettiğinizle çocuk da öğrendiği ile mutlu oluyor. ve daha çok azmediyorsunuz ve arzuluyorsunuz
evet eğitimde de unutulmaması gerekenler vardır. Öyleyse 
Siz yeter ki isteyin ve kafa yorun ve azmedin. Yeter ki karşınızda ki savunmasız minicik yavrunun öğrenmesi için bir oyun kurun her şekle bir isim verin Sevdiklerinizden, kardeşlerinden...... 
amcalarına halalarına teyzelerine sevdiklerine benzetin...bir şeyler uydurun, bir şeyleri çizerek, kuklalar yaparak....
aklınıza her ne gelirse kullanın ve oyuna dahil olun. ve yanlış yaptığında üzülme rolunu oynayın. Doğru yaptığında "çak" yapın. ayağa kaldırın evde her kese gösterin.
İp atlatın. tabakları kaşıkları kullanın şamata yapın.Takdir edin.

O her şeyi, en iyisi ile öğrenecek ve siz geride kalacaksınız ve sizde kalanlar ise dev gibi büyük bedeninizin önünde; sizin karşınızda oturan minicik büzülmüş hatta kağıda yapışmış yavrunuzun o güzel silüeti ve hatırası kalacak.
o yavrunuzun sizden başka sığınacağı bir yer yok. çocuklarınızı sığınaksız bırakmayın. onun kalbi o kadar baskı ve itilmişliğe dayanabilecek mi? 
Bir daha gelemeyecek günleriniz kavga ile bitmesin!
Doya doya bakacağınız ve mutlu olacağınız zaman dilimlerini kusursuzluk aşkı yüzünden haram etmeyin! 
selam ve dua ile
Ayşe koçak

alıntıdır. 3 5 7
Yonca Tokbaş 
Kızımız ilkokul 1. sınıfa başladığında, 5.5 yaşındaydı.
Dubai’de okulların büyük çoğunluğu İngiliz sistemine uygun olduğundan, bizim çocukcağız da 5.5 yaşında kendini 1. sınıfta buldu. 
Hayır, kızımızın kendini 1. sınıfta bulmasında hiçbir sorun yoktu. Sorun, bizim 5.5 yıllık ana-babalığımızın 1. sınıfa hazır olmamasındaydı.
İngiliz sistemi nasıl böyle yavaş yavaş ve sabır dolu bir öğretme şekli anlatamam size. Hani bizde olsa, “Bu okul bi şey öğretmiyor” deyip, cinnet geçirip çocuğu alırız filan. Bize de o sakinlik battı zaten. Biz karı-koca başarıyı nota bağlayan bir geçmişten geldiğimizden, kanımız hatasız öğrenciye jet hızı öğretime şartlı akıyordu. Okulun rehaveti ve sürekli mutluluğu bi acayip geliyordu bize. Sene boyunca alfabe filan az çok halledildi. Ama biz istiyoruz ki çocuk bir ayda okusun bitsin. Yazma deseniz bize göre, feci. Ama kızımızın sessiz harfleri neredeyse hiç kullanmadan yazdığı ve bizim tek kelime bile anlamadığımız yazılara öğretmenleri “Harika, çok iyi gidiyor!” gibi naralar attıkça, biz kocamla birbirimize “Resmen yalan söylüyorlar abi!” şeklinde baktığımız çok oldu mesela. 
Hele matematik, ah o matematik, bitirdi bizi! 
Çocuk sürekli 3 ve 5’leri ters yöne yapıyor, e biz de sürekli çocuğa “Hayır kızım bak 3 bu tarafa, 5 bu tarafa!” diye düzeltip ha bire 3-5 yaptırıyoruz.
Hatta bir seferinde kendimi evden attım ki çocuğu paralamayayım. Ama bakışlarım yetiyordu çocuğa. Bi 3-5 seansımız sırasında kızım bana “Annecim sen cadı mısın?” dedi, düşünün yani!
Nitekim bi gün okuldan çağrıldık karı-koca. Öğretmen gencecik bi kadın. Hani ilk bakışta, “Ayol bu kadın kendisi daha çocuk, kime neyi öğretecek” diyecek olduğunuz tipte. Kızcağız bizi oturttu karşısına ve nazikçe “Kızınızın matematiği hakkında ne düşünüyorsunuz?” dedi. Biz sürekli 3 ve 5’i düşünüyoruz ya, “Vıyyy!” dedik, “Bizimki matematikten çaktı kesin!” Ben, “3 ve 5’leri sürekli ters yapıyor biliyoruz ama inanın öğreticez biz ona, her gün 10’ar kere daha yazdırıcam, haftaya kalmaz 3’ü de 5’i de düzgün yapıcak!” dedim, ağlamaklı. 
Öğretmen gayet sakin, “Lütfen mümkünse kızınıza sakın bir şey öğretmeye çalışmayın. Hatta sakın kızınıza 3 ve 5 yaptırmayın! Durun. 
“Hem kızınız geri kalan sekiz rakamı gayet güzel yapabiliyor! Hiç böyle düşündünüz mü?” deyince, bi fena oldum ki, of sormayın! 
Kadın, “Bakın sizi buraya yanlışlarını sürekli çocuğunuzun yüzüne vurmaktan vazgeçin demek için çağırdım. Kızınız 3 ve 5’i şu anda ters yapıyor olabilir ama sürekli bu iki rakam için yanlışını yüzüne vurmak yerine, kalan sekiz rakamı düzgün yaptığı için yüreklendirirseniz, cesaretini artırırsınız. Yoksa iki sene sonra 3-5’i mükemmel yaptığında, hem matematikten nefret edicek hem de özgüveni sıfır olucak!” dedi. O gün bugündür, yanlışlara odaklanmamaya, doğruları teşvik etmeye yemin ettim. Bilmem anlatabildim mi sevgili anababadaşlarım.
Okullar bitti biliyorum. Ama eminim okul zamanı yazsam, taş yerine bu kadar oturmazdı. Önümüz yaz. Çocukları rahat bırakın.
 

 


 
 
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol