VELİYY dosttur, imana,
Haramlardan kaçana,
Helal işler yapıp da;
O’na kulak açana.
Sıkıntıdan, kederden,
Darlıklardan, elemden,
Kurtarır O dostunu;
Karanlıktan, dertlerden.
Yardım eder kuluna,
Sokar doğru yoluna,
VELİYY dostu insanın,
Nur yağdırır gönlüne.
İyi işler yaptırır,
Ferahlığa daldırır,
VELİYY mü’min herkese;
Hikmetleri tattırır.
Sadece hamd olunan,
Bir tek sena edilen,
Yerlerde ve göklerde;
Yalnız HAMİD övülen
Hayvan, bitki, ay, yıldız,
Erkek, kadın, oğlan, kız.
Varlıkların tümüne;
Ni’met veren O yalnız.
Nefes, gıda, afiyet,
İman, akıl, hürriyet.
Bitmez, saysan devamlı
İş, güç, ödev hep ni’met.
Kula kul, hamd ederse,
Ölçüsüzce öğerse,
Küfre girer, insana;
“Veliyi ni’met” derse.
Sayısını, cinsini,
Düzünü ve tersini,
Bilir MUHSİ her şeyin;
Kainatta hepsini.
Ne kadarda çok olsa,
Yeri göğü doldursa,
Adedini bilir hep;
Canlı-cansız ne varsa.
Canlının her nefesi
Ömrünün gücü-semesi
Bilinir EL_MUHSİ ce
Tek tek, bir bir kafesi.
İyi- kötü tüm haller,
Sevap-günah ameller
Görülür ve sayılır
EL-MUHSİ’ ce kaviller
Yokken bir şey, zaman yok.
Yoktu hava, mekân yok.
Var etti hep, EL-MUBDİ,
Yokken varlık; şüphe yok!
Yaratıyor maddesiz,
Malzemesiz, örneksiz.
Halk ediyor ilk baştan;
Her varlığı zahmetsiz
MÜBDİ’ dir O; EL-MÜBDİ!
Yaratıcı, tek kendi.
Tabiatın, evrenin;
Yoktur bunda bir fendi.
Yıldızların, güneşin,
Şeyhin, Şıh’ın, ateşin,
Yaratmada dahli yok.
İlkbahar’ın ve kış’ın.
Güneş hayat bahşetmez.
Toprak rızık lutfetmez.
Yalnız HALIK EL-MUBDİ
Su hiç bir şey diriltmez
İnsanları yok edip,
Bu dünyadan gönderip
Diriltecek tekrardan;
MUİD, kulu öldürüp.
İyilere mükâfat,
Kötülere mücazat,
Dirilince yeniden;
Verilecek o saat.
Asıl hayat orada.
Bir hayal var burada.
Uyanalım öyleyse;
İmtihanlar sırada.
Diriltecek kulları.
İyi-kötü canları.
MUİD tekrar yaratıp;
Birleştirir ruhları.
Bitkilere, insana,
Türlü, türlü hayvana,
Can bağışlar EL-MUHYİ
Yarattığı her can’a.
Denizdeki, gökteki,
Rahimdeki, yerdeki,
Verir sağlık varlığa;
EL-MUHYİ her yerdeki
Bu dünyadan gidişini,
Eceline varışını,
Yaratıyor EL-MUMİT;
Her canlının ölüşünü.
Kimse kalmaz dünyada,
Yaşlı, çocuk, genç yada,
MUMİT alır ruhunu;
Çok sıhhatli olsda.
İnsan ceset ve ruhtan,
Yaratılmış hep ondan,
Ceset çürür, ruh gider;
Kurtuluş yok hiç bundan
EL-HAYY bilir her şeyi,
Gücü yeten, en iyi.
Diri’dir O, dilerse;
Yapabilir pek iyi.
Yüksek vasıf: bilmektir.
Sonra güzel etmektir.
Millet bilip, yapmazsa;
Hakkı esir olmaktır.
Esir olan millete,
Kölen kalan devlete,
Diri denmez, bilence,
Düşen böyle zillete.
Düşünerek çalışan,
Zorluklarla yarışan,
Yaşar üstün bir hayatı:
Bilen, yapan, uğraşan.
İnsan yapar, düşünür.
Türlü işler edinir.
Çünkü varsa hayatı,
Her yaşayan diridir.
Kul’da hayat olursa,
Hayatla can bulursa,
Yapar icat ve keşif;
Ömrü olur yaşarsa.
Yaratıklar sezerse,
Belli hayat sürerse,
Olur mu hiç Yaratan;
Hayat’sız? Bir bilinse!..
Varsa hayat insanda,
Bitkilerde, hayvanda…
Olur hayat elbette,
Bunları yartanda.
Yaratan HAYY,HAYY Allah..
“Diri”, “Bilen”, tek ilah.
Gücü yeten her şeye;
Yalnız HAYY’ dır, bir Allah…
Büyük, küçük, zerreyi,
Yeryüzünü, pireyi,
Durduruyor ayakta;
KAYYUM atı, deveyi.
Bulutların duruşu,
Güneşlerin yanışı,
Hep KAYYUM’ ca sağlanır;
Bitkilerin oluşu
Yer altında, üstünde,
Göklerin en göğünde,
Bütün, parça ne varsa;
Durdurulur yerinde.
Bulunan her ne varsa,
Hücre, atom da olsa,
Duruşu’na gereken;
Verilir ne lazımsa.
Varlıklara hayatı,
Hayat için sebatı,
Yalnız KAYYUM veriyor;
Sebata O alâtı
Oluş için, zerreler,
Duruş için, maddeler,
Muhtaç ise her neye;
Verir KAYYUM sebepler.
İnsan, hayvan, her şeyi,
Cin’den olan kimseyi,
İstediği an bulur;
VACİD hemen o şeyi
Bulmak için aramaz,
Tutmak için kollamaz,
Dilediği vakitte;
Elde eder, yorulmaz.
Cinlerden ve insanlardan,
Meleklerden, şeytandan,
Gizlenemez hiçbir şey;
Ne yapsa VACİD’ den
İyiliği hesapsız,
Cömertliği pek sonsuz,
Mü’minlere EL-MACİD;
İkram eder sınırsız.
Büyük kadru ve şanı.
Kaplar bütün cihanı
Temiz Müslim kullara;
MACİD’ in çok ihsanı
Sıfatında, isminde,
Zatında hükmünde,
Yok ortağı VAHİD’in
Türlü, türlü işinde.
Benzersizdir bunlarda,
Dengi olmaz onlarda,
VAHİD öyle bir tek ki;
Bölünme yok zatında.
Yaratırken, yaparken,
İşi tedbir ederken,
Yardımcısız, EL VAHİD;
Kainatı süslerken.
Sıfatının aynısı,
Benzeri ve tıpkısı,
Olmaz hiçbir mahlukta;
Ne az ne yarısı.
İsimleri benzersiz,
Manaları emsalsiz,
Kapsamına isminin;
Ulaşılmaz imkânsız.
VAHİD hüküm verirken,
Helal-haram ederken,
Ortaksızdır, Bir’dir O;
Emir-yasak koyarken.
Tek O; kanun koyucu.
Rab’ dır düzen kurucu.
Yok ortağı VAHİD’ in
Karar, hüküm verici.
Hakimiyet; kayıtsız,
Pazarlıksız ve şartsız,
Yalnız ait VAHİD’ e;
Bunda da Rab, ortaksız.
Sevap, günah, tüm ceza,
Mükâfatlar hakeza,
Tayin olur VAHİD’ ce;
Helal-haram ve rıza.
Savunanlar aksini,
Söyleyenler tersini,
Küfre girer bu yüzden;
Süslese de şirkini.
İman iyi olsa da,
Gönle tahtı kursa da,
Karışamaz bunlara;
İlimlere dalsa da.
Bunlarda tek yetkili,
Yalnız VAHİD etkili,
Başkasını sananlar;
Şirke girer besbelli.
Şirke giren insanlar,
Başkasına taparlar,
İyiyse de niyeti,
Kula kulluk yaparlar.
İlahlıkta VAHİD tek
Parçalanmaz!..yektir, yek…
Kabul etmez aracı,
Olmaz bunda şüphe, şek!..
Şirke sapan kararır,
Zilletlere bulanır,
EL VAHİD’ den gayrıya;
Başın eğen alçalır.
Kork VAHİD’ den sadece!..
Vahye uy sen, mü’mince!..
Onun ile arana;
İlah koyma kafirce!..
İhtiyaçta kalınca,
Sıkıntıya dalınca,
Başvurulan tek SAMED;
Her den muhtaç olunca.
Bitsin diye hacetler,
Izdırablar ve dertler,
Yöneliriz SAMED’ e
Olsun diye dilekler.
Yoksul, fakir, varlıklı,
Hasta, sakat, sağlıklı,
Herkes muhtaç SAMED’ e;
Köylü, tüccar, aylıklı.
Doktorları, ilacı,
İhtiyaçta aracı,
Yaratandır ES SAMED;
İşler için gereci.
KADİR neyi isterse,
Nasıl yapmak dilerse,
Yeter gücü onlara;
Bir şey murad ederse
Yıldızları koşturur,
Güneşleri coşturur
Çarptırmadan bunları;
Âlemleri aştırır.
Damla suyun içinde
Bir zerre gözyaşında.
Sayısızca canlıyı;
Yaşatır her biçimde
Yıldızları söndürür
Atomları böldürür
Kılın kırkta birine,
Hesapsız iş gördürür
Rüzgâr, yağmur, cereyan,
Titreşim ve seyelan,
Gücüyledir KADİR’ in;
Tufan, deprem, heyelan.
Kurda, kuşa, balığa,
Hücreye, her varlığa,
Ne istere EL KADİR;
Yaptırır en alığa.
Hükümdara, sultan’a,
Bey, Şah, Kral, Hakan’a,
EL MUKTEDİR hakimdir;
Her kudretli adama.
İstediği surette,
Dilediği vakitte,
Yapabilir ne olsa;
Güçlülere, her tipte.
Kul olsa şiddetli,
Müthiş, cesur, kuvvetli,
EL MUKTEDİR ona da,
Tasarrufta heybetli.
Kişi, Toplum, milleti,
Aileyi, devleti,
İster ise yükseltir;
Kaldırıp ta zilleti
Diler ise düşürür,
Eli ona güldürür,
Muhtaç eder her şeye,
Alçaklarda gezdirir.
Barıştıran, küstüren,
Ağlatan ve güldüren,
MUKTEDİR’ dir ancak;
Mağlup edip, yendiren.
Bunu böyle bilelim.
Küfre isyan edelim.
EL MUKTEDİR ne ederse;
O’na biz baş eğelim
Kuvvet verir, ezdirir.
Aciz eder, bezdirir.
Kullarını dilerse;
Halden hale gezdirir.
İnsan, yürek hoplatır.
Ay’ dan taşlar toplatır.
Güç verirse Rabbimiz;
Koca dağı oynatır.
Kişi Şah da bulunsa,
Süper devlette olsa,
Zayıf yener bunları;
MUKTEDİR’ e tam kulsa.
Fil’i yenen kuşları,
Uçak delen kumları,
EL MUKTEDİR gönderir;
Panşir’ deki parsları.
EL MUKTEDİR dilerse,
Bize yardım ederse,
Alçalmayız kimseye;
Rahmet edip, severse.
Yükselmeyi istersen,
Bolca ni’met beklersen,
MUKTEDİR’ e kulluk yap
Ezilmemek dilersen!..
İstediği insanı,
Kadın-erkek olanı,
Öne alır MUKADDİM;
Dilediği adamı
Alır üste, ileri,
Bırakmaz hiç de geri,
Başa koyar MUKADDİM;
İstediği fertleri.
Dince veya dünyaca,
Makam, şöhret, paraca,
Gözde tutar kimini;
Hem madde, hem manaca
Öne geçmek isteyen,
Başta olmak dileyen,
Gereğince çalışsın;
Hep üstleri gözleyen
MUKADDİM’ den istersin ,
İçtenlikle dilersin,
Hayırlısı ne ise;
Yalnız onu gözlersin!..
Beklediğin şeyleri,
Gözlediğin işleri,
Geri koyar MUAHHİR;
İster ise halleri.
Bırakırsa arkaya,
Ertelerse sonraya,
EL MUAHHİR belki de;
Koydu onu sıraya.
Sonucunu işlerin,
Ödülünü şeylerin,
Hemen vermez MUAHHİR;
Diler ise say’lerin
Beklesek de çok kere,
Üzülsek de boş yere,
Derhal olmaz işimiz;
Başvursak da El’lere.
Olmuyorsa işimiz,
Bitmiyorsa derdimiz,
Vardır belki sebebi;
Geciktiyse çaremiz.
Vardır beklide bir hikmet,
Gelecekse bol kısmet,
Geciken tüm işlerde;
Düşünelim çok müddet.
Belki yaptık bir hata,
Belki gurur, şamata,
Sebep olan bunlara;
Benlik, günah, şirk ya da.
Çekilen tüm zorluklar,
Katlanılan darlıklar,
Faydamıza kim bilir;
Uğranılan yokluklar.
Geldiğinde ferahlık,
Servet, makam, refahlık,
Kıymetini bil diye;
Çatı belki bu darlık.
Belki “Son Gün” güldürüp,
Cennetlere girdirip,
Verir ücret MUAHHİR;
Rızasına erdirip.
Öyle ise düşün sen!
MUAHHİR’ e yönel sen!
O’nun ile arana;
Hiç kimseyi koyma sen!..
MUAHHİR’ e vardıran,
Senin sade çalışman,
İbadet tek aracı;
Cennetlere daldıran.
Yalnız EVVEL vardı ilk
O’na ait evvellik.
Yoktu bir şey başkaca ;
Ne kainat, ne mahluk
O’ndan evvel yok bir şey,
Oldu sonra tüm her şey,
EVVEL, tekti evvelde;
Başlangıçsız, eşsiz şey.
Olan her şey; varlığı,
Alır O’ndan, dirliği,
EVVEL verdi her şeye;
Mevcutluğu kimliği.
|