arapçada terimler

                                                                                                        

أبقى على حياته      hayatını bağışladı
أبلى بلاء حسنا          iyi bir sınav verdi, yeterlilik gösterdi
إثارة المشاكل               sorun çıkarmak
إثارة زوبعة في فنجان     bir bardak suda fırtına koparmak
أثلج صدره yüreğine su serpti
أجوبة شافية doyurucu cevaplar
أخذ يفعل فعله etkisini göstermeye başladı
آخر مسمار يدق في نعش فلان falancanın tabutuna çakılan son çivi
أدار ظهره ل e sırt çevirmek
إذا حالفنا الحظ şansımız yaver giderse
أسئلة تراود ذهني aklımı kurcalayan sorular
أساء فهمه yanlış anladı
أسباب وجيهة Yerinde nedenler
أسخنوه / أوسعوه ضربا adam akıllı dövdüler/iyice benzettiler
إسقاط فلان في عين الجماهير falanı halkın gözünden düşürmek
أشعل فتيل الأحداث Olayların fitilini ateşledi
أصبح في الظل gölgede kalmak
أطال / أخرج لسانه ل -e dil uzatmak
إعطاء الضوء الأخضر yeşil ışık yakmak
أغْدَقوا عليه المالَ paraya boğdular
أفلتَ من عِقاله çığırığından çıktı
أفني عمره كله في tüm ömrünü ....de tüketti
إن الحيرة بادية في عينيك şaşkınlık gözlerinden okunuyor
أول سؤال يتبادر إلى الذهن akla gelen ilk soru
أين ستؤول الأمور işler nereye varacak
اختفى عن العيون gözlerden kayboldu
اختنقت الكلمات / العبارات في حلقه kelimeler boğazında düğümlendi
استقبال فلان بالورود والأزهار güllerle karşılamak
اِلْتَهَمَ الطُّعْمَ zokayı yuttu, yemi yuttu
انتشرت كالفطر في mantar gibi yayıldı
انفكت عقدة لسانه dilinin bağı çözüldü
انقلبت حياتنا رأسا على عقب hayatımız alt üst oldu
انكشاف الوجه الحقيقي ل nın gerçek yüzünün açığa çıkması
بأسنانهم وأظافرهم dişleriyle tırnaklarıyla
بالله عليك Allah aşkına!
بالمعنى الضيق للكلمة kelimenin dar anlamıyla
بجرة قلم bir çırpıda, bir kalemde
بدون بَذْلِ أي مجهودٍ hiç çaba harcamadan
بشقّ الأنفس güç bela
بشكل أو بآخر Şu vaya bu şekilde / şöyle veya böyle
بصق في وجهه yüzüne tükürdü
بفارغ الصبر sabırsızlıkla

بِقَدْرِ ما تشاء istediğin kadar
بمناسبة أو بغير مناسبة yerli yersiz
بيّض وجهه yüzünü ağartmak
تأخذ الأنفاس nefes kesiyor
تأمَّلْ مَلِيًّا iyice düşün
تبخرت آمالهم ümitleri buharlaştı
تبرئة ساحة فلان temize çıkarmak, aklamak
تتحين الفرصة ل için fırsat kollaةشن
تتوالى حلقاتها arkası kesilmeyen, sonu gelmeyen
تحت ذرائع مختلفة Çeşitli bahaneler altında
تحصيل الحاصل malumu ilam etmek
تحطم حلمه Hayalleri yıkıldı
تحويل حياةتهم إلى جحيم cehenneme çevirmek
ترك انطباعا جيدا لدى... iyi bir izlenim bıraktı
ترمي بثقلها ağırlığını koymak
التزم الصمتَ sessiz kaldı
تسمر من الخوف Korkudan yerine çakıldı/çivilendi
تضييق الخناق على köşeye sıkıştırmak, çemberi daraltmak
تعدد الأصوات في الطيف السياسي Siyasi yelpazedeki çok seslilik
تغرد خارج السرب hariçten gezel okumak
تُلامسُ مشاعر الناس insanların duygularını okşayan
تماثل للشفاء iyileşti
تماما كما توقّعتُ tam tahmin ettiğim gibi
تمكّن من فرض وجوده في kendini kabul ettirdi / kanıtladı
تملأ العين göz dolduruyor
تنفّس السعداءَ rahat nefes aldı
توارى عن الأنظار gözlerden kayboldu
توزيع الابتسامات gülücükler dağıtmak
جرت مياه كثيرة في النهر Köprünün altından çok su aktı/eski çamlar bardak oldu
جعل من الحبة قبة pireyi deve yapmak
الجمرة لا تحرق إلا مكانها ateş düştüğü yeri yakar
جُنَّ جنونُه çok kızdı, küplere bindi
حاضر البديهة hazır cevap
حجرة عثرة Ayak bağı
حشر أنفه في -e burnunu sokmak
حوار الطرشان sağırlar diyaloğu
خرج عن صمته sessizliğini bozdu
خلع عذاره ar perdesini yırttı
خيبة أمل hayal kırıklığı
الخيوط التي تقود إلى e götüren ip uçları
دفن رأسه في الرمال / إخفاء الرأس في الرمال başını kuma gömmek (görmezden gelmek)
دقّ إسفينٍ بين aralarını bozmak, açmak
دمر بيته فوق رأسه evini başına geçirdi, yıktı
دمية في يد فلان falancanın elinde kukla, oyuncak
دون أن يرف له جفن göz kırpmadan
دون أن يرمش له جفن gözünü kırpmadan
دون كلل أو ملل bıkmadan usanmadan
ذر الرماد في العيون kandırmaki aldatmak
ذلة لسان dil sürçmesi
ذنبك على جنبك sen istedin, günah benden gitti
رائحتهم قد فاحت ne mal oldukları anlaşıldı
رباطة الجأش Soğuk kanlılık
رش الملح على الجرح yaraya tuz ekmek
رفع يده عن den elini çekmek
زرع بذور الانقسام Ayrılık tohumları ekmek
زلة لسان dil sürçmesi
سال لعابه Ağzının suyu aktı
ستأخذ العدالة مجراها adalet yerini bulacak
سرق الجمل بما حمل deveyi hamutuyla yutmak
سقط القناع عن وجهه yüzünden maskesi düştü
سل المجرب ولا تسأل الطبيب hekimden sorma çekenden sor
سلاح ذو حدين iki tarafı keskin silah
السمك يتعفن من رأسه balık baştan kokar
السيف لا يقطع غمده kılıç kınını kesmez
شمّر عن ساعديه kolları sıvadı, bir işe girişti
شيئ لا يُضاها Boy ölçüşülemeyen
شيء يبعث على الأسى üzüntü verici
صادق الوعد sözünün eri
صار مضغة في أفواه الجيران komşuların ağzına sakız olsu
صبوا جام غضبهم على öfkelerini -e boşalttılar
الصيد في الماء العكر /الاصطياد فى الماء العكر bulanık suda balık avlamak
ضُبِطَ متلبّسا suçüstü yakalndı
الضجة المثارة حول kopartılan gürültü
طار عقله aklı başından gitti
عُدْنَا مجددا إلى البداية tekrar başa döndük
على صفيح ساخن Kızgın saç üstünde
على طرفي النقيض Taban tabana zıt
العودة الى المربع الاول ön plana çıkmak
عين الحسود فيها عود şeytan kulağına kurşun
العين بالعين والسن بالسن göze göz dişe diş
غنيمة باردة çantada keklik
فتنة أطلت برأسها Baş gösteren fitne
فلتكن منك على بال aklında bulunsun
في حالة يرثى لها Acınacak durumda / içler acısı
في عقله تلعب الرياح başında kavak yelleri esiyor
قال بالحرف الواحد kelimesi kelimesine
قتل بدم بارد soğuk kanlılıkla öldürdü
قد فاته القطارُ treni kaçırdı
قد يخطر لكم أنّ …aklınıza gelebilir
القشة التي قصمت ظهر البعير bardağı taşıran son damla
القطرة التي أفاضت الكأس bardağı taşıran son damla
قطع شعرة معاوية مع ipleri koparmak
الكاتم على الأنفاس nefes kesen
كاسطوانة مشروخة bozuk plak gibi
كالبحث عن إبرة في كومة قش /البحث عن ابرة في كومة من القش samanlıkta iğne aramak gibi
كخلع الشعرة من العجين tereyağından kıl çeker gibi
كذئب يرتدي جلد حمل kuzu postuna bürünmüş kuzu gibi
كذب في كذب Katmerli yalan
عادوا أدراجهم gerisingeri döndüler, geldikleri gibi, yere döndüler
كذبة لها قرون kuyruklu yalan
ككلّ الآخرين her kes gibi
كل حياتي انقلبت رأسا على عقب tüm hayatım alt üst oldu
كلُّ شَاةٍ بِرِجْلِهَا مُعَلَّقَةٌ her koyun kendi bacağından asılır
لقمة سائغة kolay lokma

كل شيئ أو لا شيئ ya hep ya hiç
كل طلوع يعقبه هبوط her çıkışın bir inişi vardır
كل ما عليكم فعله هو yapmanız gerekn tek şey
كل يغني على ليلاه herkes bildiğini okumak
الكلام المعسول يخرج الحية من جحرها tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
كلماته مازالت تطن في أذني sözleri hala kulaklarımda çınlıyor
لا أرى وجها لذلك buna gerek görmüyorum
لا أعرف عنكم لكنني sizi bilmem ama ben…
لا أوافقك الرأيَ görüşünüze katılmıyorum
لا غنى عنه Olmazsa olmaz
لا يساوي شيئًا beş para etmez
لا يغيب عن بالي aklımdan gitmiyor
لا يغيب عن فمه ağzından/dilinden düşürmüyor
لا يغيب عن لسانه dilinden düşürmüyor
لا يغيب عن ناظريه gözlerinin önünden gitmiyor
لاقى صدى Yankı buldu
لتكن حلقة في أذن الجميع herkesin kulağına küpe olsun
لحفظ ماء وجه / لإنقاذ ماء وجه / حفاظا على ماء وجه onurunu korumak için
لسوء الحظ Ne yazıkki / maalesef
لعبة القط والفأر kedi fare oyunu
لعدم كفاية الأدلة delil yetersizliğinden
لقد حصل ما كنت أخشاه Korktuğum başıma geldi
لم تبق حجرا على حجر taş üstünde taş bırakmadı
لم تكن المخاوف في محلها korkular yersizdi
لم تمسّها يد الإنسان/البشر İnsan eli değmemiş
لم يتم التطرق إلى e değinilmedi
لم يحرك ساكنا kılını kıpırdatmadı
لم يَرُقْ لهم هذا القول bu söz hoşlarına gitmedi
لم ينبس ببنت شفة tek kelime etmedi, konuşmadı
لن تقف مكتوفة الأيدي eli kolu bağlı durmayacak
ليس باليد حيلة elden ne gelir
ليس بعدُ henüz değil
ليس هناك دخان من دون نار ateş olmayan yerden duman çıkmaz
ما الذي دَهاك! Neyin var! ne oldu
ما خف ثقله وغلى ثمنه Yükte hafif pahada ağır
ما لك و هذا bu senin neyine!
مازال يكتنفها الغموض Hala gizemini/belirsizliğini koruyor
المال الذي تجلبه الرياح تأخذه الزوابع Haydan gelen huya gider
مُثْقَل بهمومه derdi başından aşıyor
مثلما يحافظ الإنسان على بؤبؤ عينه göz bebeği gibi korumak
مُحْدَثُ النعمة görmemiş/sonradan görmüş
محط الاهتمام İlgi odağı
مدعاة للفخر övünç kaynağı
المشاكل التي عانيتُ منها çektiğim sıkıntılar
مع الأخذ بعين الاعتبار dikkate alarak
مغلوب على أمره biçare
من السهولة بمكان Oldukça kolaydır/ çok kolaydır
من رأسه حتى أخمس قدمه tepeden tırnağa
من شبّ على شيء شاب عليه kişi yedisinde ne ise yetmişinde de odur
من كل حدب وصوب dört bir yandan/her taraftan
منقطعة النظير eşi görülmemiş
ناصبه العداء düşman kesilmek
نال مراده muradına nail oldu
نفخ في نار ... körüklemek
هاج العالم وماج yer yerinden oynadı
هدوء يسبق العاصفة / عاصفة يسبقها الهدوء Fırtına öncesi sessizlik
هذا لا يعني أنّ -dığı anlamına gelmez
هل من شيئ آخر başka bir şey var mı?( başka bir şey diyor musun anlamında)
هل يعود علينا بالفائدة bize bir fayda sağlayacak mı
واضعا نُصْبَ عينيه göz önüne alarak
والأهمّ من ذلك daha da önemlisi
والذي أصبح ملكا للتاريخ tarihe mal olan
والذي يجعل ذلك غريبا Bunu ilginç kılan
والغريب في الأمر işin ilginç tarafı
وبالمناسبة bu arada/aklıma gelmişken
الوجه الآخر للعملة madalyonun öteki yüzü
الوحيد الأوحد biricik, yegane, eşsiz
وراء أبواب مغلقة Kapalı kapılar ardında
وضع الإصبع / اليد على الجرح yaraya parmak basmak
وضع الأمور في نصابها işleri yoluna koymak
وضع عينيه على e göz koydu, dikti
وضعه تحت المجهر mercek altına aldı
وقف موقف المتفرج seyirci kalmak
الوقوع في الفخ tuzağa düşmek / faka basmak, oyununa gelmek
وَلِسُخْريّة القدَر kaderin bir cilvesi
ولكن ما باليد حيلة ama elden ne gelir
يبحث عن موضع قدم yer edinmeye çalışıyor
يبعث على القلق endişe veriyor, endişeye sevkediyor
يجب أخذه بعين الاعتبار dikkate alınmalı
يجب أخْذُه في الحسبان hesaba katılmalı
يجد صعوبة في فهمه anlamada zorlanıyor
يجري على قَدَمٍ وساقٍ hummalı bir şekilde devam ediyor
يجعل الحياة ذات معنى hayatı anlamlı kılan
يجول ويصول esip gürlüyor
يُدْمي الجِراح القديمة eski yaraları deşmek
يرتجف خوفا من korkudan titriyor
يستحق العَناءَ sıkıntıya değer
يسرق الكحل من العين gözden sürmeyi kapmak (çok uyanık)
يضرب أخماسا لأسداس kara kara düşünmek
يفتحون عيونهم على سعتها gözlerini dört açıyorlar
يفرك عينيه gözlerini ovalamak
يقرأ بين السطور satır aralarını okumak
يكنان كراهية شديدة تجاه بعضهما البعض bir birlerine karşı büyük bir nefret basliyorlar
يمتد على مرمى البصر göz alabildiğine uzanıyor
يملأ العين göz dolduruyor
ينتابُني شعور ب / يراودني إحساس ب hissine kapılıyorum


لإصطِلاحات السّياسيّة
 
المحكمة العليا: Yargıtay

Düzenleyen Yağmur - 25Mart2008 Saat 12:19

Allah c.c. yardimciniz olsun, konunun devami gelecek ins.

الإقترَاح>>>Önerge
  التَّوصية >>>Öneri
 
 
 
الصَّلاحِيّة >>>Otorite, yetki
 
المُمَثَِل الحُكومي >>>Millet vekili, hükümet temsilcisi
 
 
الإنتِشارُ العَسكري:Askeri yayýlma, daðýlma
 
الثَّورة >>>Devrim
 
 
 الأمن >>> Emniyet
 
 
 الإسْتِقرار >>>Ýstikrar
 
 
الحُكْم الذَاتِي >>>Otonomi
 
 
 الدّيمقراطيّة >>>Demokrasi
 
 
 اللِّبيراليا >>>Liberal
 
 
 الدّكتاتوريّة >>>Diktatör
 
 
الأَحْدَاث الرَّاهِنَة >>>Aktüalite
 
 
الأحدَاث السّياسيّة >>>Siyasi olaylar

Düzenleyen Yağmur - 29Mart2008 Saat 20

رَئِيسُ الْوُزَرَاءِ   : BAŞBAKAN                  

إقاَمَةُ الْحَفْلَةِ   :TÖREN DÜZENLEMEK

بَراَءَةٌ             :UYARI,ULTİMATON

قُمْبُلَةٌ            : BOMBA

صَدْمَةٌ            :ŞOK 

مَسيرة جَماعيّة / مسيرات  toplu yürüyüş

 
الأمن العَام genel güvenlik
 
مجلس الأمن güvenlik konseyi
 
 
 

 

 
 
 
 
 
 
مجلس الشّورى  : Danıştay
 
ديوان المحاسبات : Sayýþtay
 
الدَّعْم، الإسناد / الدّعائم ـ الإسنادات : Yardým, destek
 
التَّنظِيم، المُنظّمة / التَّنظيمات، المُنظّمات : Örgüt
 
الطُّغيان، الإستبدات : Azginlik, istibdat
 
الشِّعار / الشِّعارات : Slogan, Fors
 
التَّنْفِيذ، الإنْجاز / التّنفيذات ـ الإنجازات : icra etmek
 
القُوّة / القُوَّات : Güç
 
 الدِّبلوماسي، الدِّبلوماسَّة / الدّبلوماسيون : Diplomat, diplomasi
 
 السَّيطَرة / السيّطرات : Hakim olmak
 
السّيادة / السّيادات : Egemenlik
 
التَّعليق / التِّعليقات : Yorum
 
التَّصرِيح ـ البَيان / التّصريحات ـ البيانات : Bildiri
 
 الإحْتِلال / الإحتلالات : isgal etmek
 
الإرْهِاب / الإرهابات : Terör
 
 المُقاوَمة / المُقاومات : Direnis
 
المُؤامَرة / المؤمرات : Tuzak, komplo
 
 مَسيرة جَماعيّة / مسيرات : Miting
 
قاطعَ، المُقاطعة : Boykot yapmak
 
الحِصار (الحَضَرْ ) الإقتصادي، السّياسي، العَسكري : Askeri, siyasi ve ekonomi ambargo
 
الهُجوم / الهَجَمات : Saldirmak
 
الأمن العَام : Güven konseyi
 
 مَجلِس الوِزراء : Bankanlar kurulu


 
 
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol