başörtüsü 1

Kur`an-ı Kerime Göre Kadının Hareket Ölçüsü
Betül Elmas
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." (Ahzap / 59)

Allah (cc), Kur`an-ı Kerim`de; İslam toplumundaki dinamiklerin korunması, toplum sağlığının muhafaza edilmesi ve fesadın kökünün kurutulması için Mü`min kadınların hareket ölçülerini beyan eder. Bu yazımızda ayetler ışığında kadınların hareket ölçüsüne kısaca bir göz atacağız.

Bakışlardan Kaçınmak

Mü`min erkekler; kötü bakışlardan ve göz dikerek bakmaktan nehyedildikleri gibi Nur Suresinin 31. ayetinde Mü`min kadınların da bu tür bakışlardan kaçınmaları istenmiştir. Allah (cc), Hz. Peygamber (sav)`e hitaben şöyle buyurmaktadır: "Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar..." (Nur/ 31)

Ayet-i Kerimede geçen "Xedde beser" yani bakışı düşürmek, dikkatli bakmamak, seyretmemek, ıstılahta doğrudan doğruya bakmamak manasındadır. Yani ayet-i kerimede, "Mü`min kadınlara söyle erkeklere dikkatlice bakmasınlar ve bakışlarını onlara dikmesinler." şeklinde buyrulmuştur.

Görüldüğü gibi ayet Mü`min kadınların erkekler gibi şehvet yüklü ve dikkatli bakışlardan kaçınmak zorunda olduklarını ortaya koymaktadır.

Süs ve Ziynetleri Göstermekten Kaçınmak

Nur Suresinin 31. Ayetinin devamında ziynetlerle ilgili bölümle karşılaşmaktayız. "...Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler! Kocaları, babaları... dışında başkasına ziynetlerini göstermesinler."

Bu ayeti kerimede "Ziynet" kelimesi, altın ve mücevherat gibi bedenden ayrı olan ziynetlerle birlikte, beden uzuvlarının süsünü de kapsamaktadır.

Burada sakındırılması gereken bizzat küpe, bilezik gibi şeyler değil. Sakınma daha çok bunların mekânlarıyla ilgilidir.

Şehid Seyit Kutup, söz konusu ayetin tefsirinde şu hadise yer vermektedir:

Kadınların yüzü ve elleri, yani kendiliğinden görünen süslerin açıkta olması caizdir. Çünkü Hz. Peygamber (sav), Hz. Ebubekir (ra)`ın kızı Hz. Esma`ya ; "Ya Esma, bir kadın hayız (aybaşı hali) görmeye başlayınca (buluğ çağına gelince) -yüz ve ellere işaret ederek- bunların dışında herhangi bir yerinin görünmesi doğru değildir." (Ebu Davud rivayet etmiş ve "mürsel bir hadistir." demiştir.) demekle el ve yüzün görünmesinin caiz olduğunu vurgulamıştır.

Dolayısıyla Mü`mine kadınlar, namahremin yanında ziynetlerini ortaya çıkaramazlar. Allah`ın (cc) ayette zikrettikleri kişiler bunlardan istisna edilmişlerdir.

Nur suresinin 60. ayetinde yaşları ilerlemiş kadınlar bile ziynetlerini göstermekten men edilmiştir.

Ahzab Suresinin 33. ayetinde Allah (cc) Hz. Peygamber (sav)`in eşlerine seslenmektedir. "...eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın..."

Ayetin tefsirinde "teberrüc" kelimesi açıklanırken, "kadının mutlaka örtmesi gereken güzelliklerini açması" olarak tarif edilmiştir. Yani eski cahiliye adetlerinde olduğu gibi kadınların ziynetlerini açığa çıkarmamaları istenmektedir.

Kadınların kocalarının dışındakilere ziynetlerini göstermemeleriyle ilgili hadis-i şerifler oldukça fazladır. Konuyla ilgili rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: "Kadın, kocasının dışındakilere ziynetini (güzelliğini) gösterirse, Allah (cc)`ın onu ateşte yakması haktır."

Örtünmek

Nur Suresinin 31. Ayetinde kadınların namahrem karşısında hicaba riayet etmelerinin zorunlu olduğunu ortaya koymaktadır. "...Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler..."

Başörtülerini örtmelerini isteyen Kur`an-ı Kerim`deki incelik hem yakanın hem de göğsün örtünmesine işaret eder.

Bir başka ayeti kerimede Hz. Peygamber (sav)`e hitap eden Allah (cc) şöyle buyurur:

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." (Ahzap / 59)

Müfessirler, bu ayet-i kerimeyi tefsir ederken Allah Teâlâ’nın bütün bedenin örtünmesini istediğini bildirmektedirler.

Erkeklerle Konuşurken Ses Tonuna Dikkat Etmek

Allah (cc) Ahzap Suresinin 32. ayetinde ise şöyle buyurmaktadır:

"Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah`tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Sözü maruf bir tarzda söyleyin."

Her ne kadar Peygamber kadınlarına hitap edilmişse de onların şahsında bütün Mü`min kadınlar bunlardan nehyedilmiştir.

Ayette "siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz" demekle, çok daha fazla riayet etmeleri istenmiştir. Peygamber kadınları Mü`minlerin anneleri olduğundan Mü`min kadınların önünde birer olgu konumundadırlar. Allah`ın ahkâmına sıkı sıkıya bağlılıkları, onları olgu edinen Mü`mine kadınların da aynı ölçüye riayet etmelerine yol açar.

Ayeti Kerimede geçtiği gibi kadınların seslerini inceltmekten nehyedilmeleri şöyle bir mana içermektedir: Namahreme karşı seslerini incelttikleri ve latif bir sesle karşılık verdikleri zaman, muhatabın kalbine vesvese verip şeytani hayale sürüklenmesine sebep olabilirler. Böyle bir tutum kalbi hasta erkeği şehevi bir mecraya sürükleyebilir. Ayetin devamında ise şöyle buyurmaktadır: "Sözü maruf bir tarzda söyleyin." Yani normal ve doğrudan söyleyin. Allah`ın şeriatına ve İslam`ın geleneğine aykırı söz söylemeyin.

Vakar ve Metanetle Yürümek

Topluma adım atan Mü`mine kadınlar ağırbaşlı ve vakarlarını koruyarak hareket etmelidir. Nur Suresinin 31. ayetinde Allah (cc) Hz. Peygamber (sav)`e hitap ederek şöyle buyurmaktadır: "...(Mü`min kadınlara söyle) Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar..."

Diğer bir ayeti kerimede Allah (cc) Şuayb (as)`ın kızının yürüdüğü esnadaki iffet ve asaletinden bahsetmekte bu alanda önemli bir olgu oluşturduğuna işaret etmektedir.

"Çok geçmeden o iki kadından biri, utana utana yürüyerek ona (Musa`nın yanına) geldi..." (Kassas /25)

Tefsirlerde; "utana utana yürüyerek" cümlesi, hayâ içinde yürümesi olarak anlatılmış bununla da onun yürüyüşünde iffet ve asaletin izlerinin görüldüğü anlaşılmıştır.

Erkeklerle Karışık Oturmaktan Kaçınmak

Allah (cc) kadınların erkeklerle karışıklıklarını nehyeder. Kassas Suresinde Hz. Musa ile Hz. Şuayb`ın kızının hikâyesinde bu konuya işaret edilmektedir:

‘‘Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (hayvanları subaşına götürmekten çekinen) iki kadın buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" Onlarda "Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır." dediler. (Kassas/ 23)

Tefsirler, Hz. Musa (as)`ın; Hz. Şuayb (as)`ın kızlarının erkeklerden kaçınmalarının sebebinin iffetlerinden kaynaklandığını anladığını bildirirler.

Peygamber Efendimizden (sav) rivayet edilen hadislere göre Efendimiz (sav) kadınların erkeklerle iç içe olmaktan kaçınmalarını istemiştir. Hz. Peygamber (sav) kadınların mescide girişte erkeklerle aynı kapıyı kullanmalarını yasaklamıştır. Ayrıca bir diğer hadislerinde; yoldan yürürken kadınların yolun kenarından erkeklerin ise yolun ortasından yürümelerini, böylece birbirleriyle karşılaşma sorununun olmayacağını ileri sürmüştür.

Bir gün Irak halkına seslenen Hz. Ali (kv) şöyle buyurur: "Sizin kadınlarınızın erkeklerle karışık bir şekilde yolda gittiklerini duydum. Sizler utanmıyor musunuz?" ve ardından şöyle buyurdu: "Allah`ın laneti gayreti olmayanların üzerine olsun."

Müslüman bir kadın olarak Allah’ın ayetlerini üzerimizde taşımayı ve toplumu ıslah etme adına aile kurumuna ciddiyetle eğilmeyi şiar edinme dua ve temennisiyle…

()(((((((((((((((((((((((((((((((((((())))))))))))))))))(((((((((((((((((())))))))))))))))))(((((((((((((((((())))))))))))))))))))))))

bu gün dersimiz meryem olmak ama
hangi meryem?
inzivaya çekilmiş meryem mi
mabedlerde gerdanı açık başı tuhaf kapalı bir meryem mi
çocuğu gucağında itici figürlerin gödlgesinde itici bir meryem mi
yoksa kuranın anlattığı anlı şanlı iffetli tesettürlü övülesi ayaklar altından ırmaklar akan bir anne ayetinin anlatıdığı meryem mi

Dr. Lay, "Neden Kurân'ın öğretisi, İncil'den daha İsevî'dir?" alt başlıklı yazısında şunları yazıyor: "Kur'ân, sürekli Meryem'in oğlu İsa'dan bahseder. Muhammed için, Yusufoğlu İsa ifadesini kullanmak günah olurdu. Zira onun için İsa; Meryem'in oğlu Mesih'tir. Birçok Hıristiyanın belki de Tanrı'nın İsa'dan daha mükemmel şekilde tecelli ettiği konusunda şüpheye düştüğü bir zamanda Kur'ân'ın öğretisi, bazı Hıristiyan din adamlarından çok daha İsevî'dir. Muhammed ve İslâm, İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğu sıfatını kabul etmez; ama İsa'nın babasının olmadığı konusunda emindir (...) Bu konuda İslâm tasavvufu da çok daha güzel ve Hıristiyanlar için faydalı olabilecek Allah'ın dinamik kudretinden bir imaj anlatır. Şöyle ki: Allah, aynı zamanda seven, sevilen ve sevgidir. (...) Muhammed, şüphesiz Meryem'e en büyük saygı duyanlardan biridir. Zira o, Mesih'in annesidir. Meryem (bazılarının zannınca) gayri meşru çocuk dünyaya getiren bir anne olarak anlaşıldığı için, özel bir korumaya da ihtiyacı vardı. Eğer yolunuz bir gün Efes'e düşerse, Meryem'in son yıllarını geçirdiği evi mutlaka ziyaret ediniz. Orada kimlerin dua ettiğini görünce çok hayret edeceksiniz. Birçok Müslümanı; ama çok az Hıristiyanı..."
 

 


 
 
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol