ALEVİLİK VE SÜNNİLİK KADERDİR
Hiçbirimiz mezhebimizi “eşit şartlarda” seçmedik. Doğduğumuz memlekette, Anne/Babamız ve çevremizin bize öğrettiği mezhep hangisiyse mezhebimiz odur. Türkiye’de Sünni köyde doğan Sünni, Alevi köyde doğan Alevi; İran’da Şii köyde doğan Şii, Sünni köyde doğan Sünni; Arabistan’da Sünni/Selefi köyde doğan Sünni/Selefi, Şii köyde doğan Şii oluyor. Hepimiz de kendimizin en doğru olduğuna inanıyoruz. Allah’ın bizi Sünni yaratmasını, diğerlerine oranla daha torpilli kıldığını zannediyoruz. Oysa Allah Teâlâ adildir. Kimi nasıl yarattıysa, onu adil bir şekilde sınava tabi tutmakta ve yarın da onları adil bir şekilde yargılayacaktır. Bu nedenle hiçbirimiz kendi mezhebini hak, gerisini batıl görme gafletine düşmemelidir. Asra Andolsun ki İman edip Salih amel işleyenlerle birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler kurtulacak, bunları yapmayanlar da hüsrana uğrayacaktır. Bunun Sünni’si/Şii’si yoktur.
Herkes gücü yettiğince Allah’ın kitabını, Peygamberin Sünnetini, Sahabenin ahlakını öğrenip, aklıselimle kendisine ve çevresine uygulamaya çalışmakla yükümlüdür. Sünniler veya Şiilerden kim bunları yapıyorsa doğru yoldadır, kim bunları yapmıyorsa yanlış yoldadır.
|
|
 |
|