5 fatiha suresi-hamd
HAMD
Hamd alemlerin Rabbi Allaha mahsustur
Allah teala alemleri yarattığında onların toplumsal bir varlık olmalarını ve birbirleri ile ilişkilerinin de en üst seviyede yapılandırıcı ve islahata yönelik olmasını diledi. Üstelik her fert yaşadığı toplumda bir halife olabilecek ve iletişimde bulunduğu kişilerle özgür bir irade ile konuşup hareket edebilecekti Ve bunun nedenli önemli olduğunu anlamaları için de yapılandırmanın karşısına yıkımı; ıslahatın karşısına ifsadı; efendi- sahip’in karşısına da kul-köleleşen halk terimlerini koydu.
Her işin bir amacı vardı. Ve bu amaçaların hedefe ulaşabilmesi için sebat ve çaba gerekiyordu.
Ve işlerin en büyüğünden en küçüğüne hangisi olursa olsun hedefine ulaşırken birilerini de razı etmesi gerekiyordu. Önce kişinin kedisini sonra da çevresinde önem verdiklerini; büyükten küçüğe devam eden...
Madem insan vardı ve ulaşabildiği her ni’mette kendisine hizmet ediyordu; ve Ulaşamadığı her varlık dolaylı yoldan kendisine amade kılınmıştı; makro alemden mikro aleme kadar her şey insana tek bir şeyi hatırlatmak amacı taşıyordu ve insana cansız ve canlılara halifeliğin (ilimin bilginin gücün algının aklın ve hakimiyetin)aşama aşama tüm yollarını ve burhanını açıyordu. Öyleyse tüm bu varlık aleminde işler sadece bu muhteşemliği veren kişi adına yapılmalıydı. O’ ki tek yüce, tek ihsan sahibi, merhametini canlıdan cansıza;kafirden müslümana herkese yaymış olan; Allah adına olmalıydı. Evet kim onun gibi verebilirdi ki? Kim onun gibi Rahmandı ve her daim kullarına rahmet ediyor ve hemen cezalandırmıyordu? Kim onun gibi Rahimdi ve özel kullarına özel davaranmayı ihmal etmiyordu? O munezzehti; tüm alem onun varlığının kusursuzluğunu haykırıyordu. Ve eksiksiz ve noksansız olandı; her ne varsa alemde onun tamlığını haykırıyordu. O kutsaldı ve yarattıklarını da kutsal kıldı. O emir almazdı ve irade verdiklerine de baskı yapmazdı. O halde yarattıklarına baskıyı ve köleleştirmeyi- sömürülmeyi ve kimliksizleşmeyi kabul edemezdi. Bu yüzden kullarına elçiler gönderdi ve elçileri eliylede kitapları verdi.
Kullarına, kafanızda ki güçler adına, sevdikleriniz,korktuklarınız adına değil; benim adıma harekete geçin ve her işe benim adımla başlayın dedi. Ve ilan etti ki; her işin başında onun adı olursa hayallerde ve hedeflerde öne çıkan putlara ve despotlara dimdik durulur!
Ve başladı öğretmeye “ikra’ bismi Rabbikellezi halak”.....devam etti “andolsun kaleme ve yazdıklarına”ve tanıttı kimleri sevmiyor ve razı değil ve gösterdi nasıl yeniden vazife başı yapılacak ve nerden başlanacak müzzemmille yıkadı kulunu müddessir ile giydirdi ve fatiha ile yola koydu..
HAMD ALLAH’A MAHSUSTUR....
HAMD şükür değildir; şükürden parça taşısada...
Hamd başka bir şeydir tıpkı REZZAK gibi, tıpkı BASİR gibi..
Hamd, övmektir,methetmektir,razı olmaktır, hoşnut olmaktır.
Yola çıkan ey kul! Artık öğrendin düşman kim , dost kim, ve bu tağuti düzende başarının ve temizliğinin daim olması için de tüm övülmek için çıkan kişileri ve şeyleri geride-aşağıda bırakacaksın. Dostun mu övemezsin düşmanın mı yeremezsin. Birini övemek diğerini direk aşağı çekmek birini yermek direk öbürünü hak etmediği yere yükseltmek demektir.
Hamd Allah’a mahsustur.zaten Kimseyi razı edemezsin ve kimseden de tam razı olamazsın. Razı olmak hoşnut olmak ancak Allah’a aittir
Peki Bu Allah kimdir? Rabbul alemindir.
Tüm evrende makro alemin ve mikro alemin her şeyini karşılayan girdisi ve çıktısını ve hayatının, sağlığının,varlığının bulunduğu yerin, çıkış yerinin, devam edeceği yerin, çöpe gidecek yerinin, öleceği yerin karar vereni, dizayn edeni, dekoratörü, grafikeri yani efendisi ve sahibi...
İnsan ve cinler dışında tüm canlılar alemde tesbihatını en üst düzeyde yerine getiriyorun ilanıdır. En üst düzeyde eksiksiz rablerine boyun eğdikleri içinde alemler en mükemmel şekilde vazifelerini yerine getiriyorun ilanıdır.
Ve insanında bu aleme intibak’ı da RABBi kabul etmekten geçer. İşine, aşına, maaşına, evine aldığına, attığına, ilişkilerine, iyiliklerine, cezalandırmasına, savaşına, evliliğin,e boşanmasına, yapılanmasına, isnanla ilgili akla gelen herşeye Rabbini, efendisini sokmaktan geçer. Ve sadece rızasını alacağı kişidir RABBi olan Allah ve öveceği kişidir Rabbi olan Allah...
Durum bu olunca, yola çıkan yolcu için, hamdın ve rabbliğin başkalarına devredilmesi sonucu çekim gücü kalmamış yerde her şeyin hava uçtuğu ve savrulduğu, ve her önüne gelene tapınma yada övmenin karmakarışık olduğu tüm varlık alemi, hamd ve rabliğin ait olduğu yere dönüşü ile yerli yerine oturmuş olur. Ve her şeyin yeri belli olur, önemi de, değeri de
Hiç kimse bir diğerinden ne yücedir, ne aşağıdır. Herkez saygıyı ve takdiri hak eder. Her kez cezalar karşısında ve hukuk önünde eşittir. Rahat bir şekilde zayıf güçlüyü, kadın kocasını,asker komutanını, halk yöneticisini uyarabilir ve hatasını gösterebilir ve tartışabilir. Çünü övgü efendiye aittir. Efendi ise Rabbul alemindir. Herkez bir diğerine saygı ve sevgi ile hareket eder. Aşağılanacak ötekileştirilecek kimse yoktur. Uyarılar ikazlar itirazlar saygı ve öğrenme ve bilgilenme için adaba uygun yapılır. Çünkü herkes Allah’ın rabbliğini yaptığı alemdendir ve saygıyı, korunmayı hakkeder.
Her şeyin başına bismillah koyarak hedefimiz belirlenir. Ve Allah’ım senin gözlerinin önündeyim ve öylede başlıyorum demektir. Allah’ın önünde olduğumuzu hissedince tağutların zulmune direnç, şeytanın vesvesesine kapılmamak, boyunduruk altına girmemek gerçekleşir
NUH gibi karada gemi yaparken eleştiriler bizi etkilemez.
Adam öldürmüş MUSA gibi cezadan ve infazdan korkmayız. Sarayın debdebesinde büyüdüğü halde saltanatı umursamayan ve başa kakmalardan korkmayan MUSA’nın çıkışıyla bize maaşlarımızı verenden, işimize aracı olandan, çocukarımızı götürdüğümüz doktorlardan akrabamız-arkadaşımız olan vekil ve yöneticilerden çekinmeden onlara karşı onurlu-dik-yapılandırıcı çıkışlarla çıkabailiriz. Ezik ve emre amade değil....
İbrahim gibi feda edebiliriz. Evlatlarımızı,ailemizi... Allah emrettiyse tamam diyebiliriz ve vaz geçebiliriz tüm arzuladıklarımızdan ve sahip olduklarımızdan
Bir Davut gibi her kararımızın ve sözlerimizin ardından kendimizi öz eleştiriye tabi tutup ve her hatamızdan sonra secde ve tövbeye koyuluruz.
Ve bu gün Yaşadığımız zaman diliminde, radikal islamcıların ipin ucunu kaçırmasında ve yapması gereken uyrılarda pasif kalmasında, ve milletler arasında meydana gelen ihtilafların oluşmasında, zalimlerin planlarına alet olmada, zalimleri mazlum,mazlumları zalim gibi görmelerinde Allahın kitabını rafa kaldırmaları etkili olmuştur . namazlarında HAMD’ı ve RABB’in kim olduğunu ve alemlerin kime ait olduğunu artık düşünmemeleri sebebiyle zalim odakların zulum çarklarında bir dişli olmuşlardır.
Selam ve dua ile
AYŞE SIDIKA KOÇAK
 
 
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol