kıble

neden insan kabeye yönelir ve secdelerini oraya doğru yapar?
kabeye yönelerek secde etmek ve ibadet etmek ile etrafında tavaf etmek neden yapılır. bu ibadetlerin buraya yapılmasına bu şekillerin kullanılmasına bazı entel türedi müslümanlar müşriklerin ayinine benzetmişler. ve bazılarıda olmadığını söylemişlerdir.
şimdi düşünelim:Allah'ın ibadetleri bu şekilde yapmamızı istemesinin bir anlamı yok mudur. bir hikmeti yok mudur?
neden bütün insanlık kabeye yönelir neden aynı tür ibadetleri aynı şekilde ve zamanda yaparlar?
bizim falanca filanca ülkelerde ve kişilere benzeyen bu tür ibadetlerimizi onlardan ayıran bir şey yok mudur?
biz dinimizin gereği diyoruz ve Allah emretti diyoruz. onlarda dinlerinin gereğini yapıyorlar ve birilerinin emrettiğini söylüyorlar.

öyleyse neden? ve farkı nedir?

cevaplamaya çalışarak diyoruz ki:
Allah evreni yarattı her şeye bir nizam koydu. en büyükten en küçüğe en akıllıdan en aklı olmayana her şey bir birine uymakta ve birbirini gözetmektedir. hayvanların , bitkilerin cansızların varlığı ve varlığını sürdürmesi için koyulan kurallar birinin yok olmasıyla bozulmaktadır. artık bunu her kes bilmektedir
dünaynın dönüşü, evrenin işleyişi , insanın doğumu ölümü ve toprağa karışması, gelişen ve yok olan herşeyde bir sistem var ve hepsi Allahı anmakta ve onun kurllarını göz dolduran bir şekilde yapmakta ve kendisine hayran bırakmaktadır.

tüm yaratılan varlıklar ortak işleme ve hareket etme kanunu ile kendilerini yaratanın varlığını ve onun mükemmelliğini haykırmaktadır.
öyleyse 
bize gönderdiği dinlerde ve özellikle de islam dininde mükemmelliğin olması, ahenk olması, etkileyici olması, sisteminin olması, her yerde aynı şeylerin aynı inancla ve coşkuyla yapılması gerekmektedir.

eğer Allahtan gelen bir şey ise bu ibadetler her türlü şekliyle mükemmel olmalı ve her şeyiyle düzenli olmalı ve yine her şeyiyle bütünlüğü ve o bütünün bir parçası olunduğunu haykırmalıdır. yeri özel olmalıdır. yönelişi de yönelinen yeride farklı olmalıdır. ve bu düzen ve ahenk makro alemden mikro aleme nasıl yürüyor ise bu dinin mensuplarıda aynı şekilde makro seviyeden mikro seviyeye, makro yapılanmadan mikro yapılanmaya , toplumsal yapılardan ferdsel duruşlara kadar bir bütünün parçası olarak hareket etmelidir. her şey hepsi sadece bir şey için vardırlar. o da sadece yapmak onarmak ve mükemmeliyeti ortaya koymak içindir. 
bir bütünün parçasıyım ve ona uymam gerekiyor. onu bozamam. onu ortaya koyan bizden bir bütün olarak hareket etmemizi istiyor. ayrılığa düşmememizi, kopmamamızı, başımıza buyruk olmamamızı istiyor. çalışmalarımızın ferdsel boyuttan çıkıp yeniden evrenel boyuta ulaşmasını emrediyor. 
abdest alırken namaz kılarken kabeye yönelirken secdeye giderken nasıl kurallara uyuyorsak aynı şekilde yaşam kurllarına da uymamız gerekir. ki bu kuralları bize kuranda öğretmiştir.
içi boşalan bir ibadet şekli ve öylesine yapılan bir ibadet bizi sosyal hayatta toparlamaz ve gücümüzü ilan etmez.
bu nedenle kıyam etmek varım demektir
allahu ekber demek : her şey ile Allahın varlığını haykırmak hayata sokmak demektir. 
dikduruş ve Allaha dayanmaktır namaz ve ibadetler
yani biz aynı şeyleri yaparken Allaha bir fayda vermiyoruz yapmadığımızda da zarar vermiyoruz. biz sadece bu ibadetleri yaparken biz Allahın kuluyuz ve isyan edenlere de güçlüyüzü haykırmaktır ve gücümüzü Allahtan alıyoruz demektir. 
geri kalmış devletlerde askeri ve sosyal alanda disiplinli bir hareket göremezsiniz. her şey uyumsuzdur. renkler duruş hareket sözler ve ritimler hep iticidir ve karışıktır.
ama ileri devletlerde ordusu, eğitimi, sanatı, eğlencesi, sporu gibi bir çok şeyde düzen ritim ve renk uyumu gözükür. ve toplumları etkiler etki altına alırken güçlü olduklarını her şeyiyle hissedersiniz.
öyleyse tek güçlü olanın gücü, güçlü olduklarını iddia edenlere ve sunanlara gösterilmelidir. ve buna artık inanılmalıdır.
gidip bakmalı müslümanalara cemaatlere ve bireysel davarananlara hepsi baştan savma ve herkes bir bütünün parçası olduğunu düşünmeden hareket ediyor. gökkubesi altında tek kendisi var sanıyorlar. pikniklerinde alış verişlerinde gezilerinde hac yolculuklarında v.s her yerde

MÜSLÜMANLAR YENİDEN KENDİNE GELMELİDİR
buda kabeyi kıbleyi ve ibadetleri müşriklerin tapınma şekillerinden kurtarmadıkça mümkün değildir. unutmamalı ki müşrikler de kabeyi kutsal sayıyor ve namaz kılıp secdeye kapanıyordu ve Allah onlardan bu ibadeti kabul etmedi. neden Allah şekilsel ibadetleri kabul etmiyor. anlam bulan hayat bulan ibadetleri istiyor.
selam ve dua ile 
ayşe sıdıka koçak


 
 
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol